Selçuk KIRBAÇ.
İstanbul: Doğu Kitabevi, 2012
Dil çalışmalarının önemli bir konusu atasözleridir. Bir dilin atasözlerinin toplanması, incelenmesi, dilin lehçelerine ait atasözleriyle karşılaştırmalar yapılması, aynı atasözlerinin değişik dillerde rastlanan paralel şekillerinin tespiti, atasözlerindeki anlatım biçimleri, anlam olayları, arkaik kelimelerin açıklanması gibi çalışmalar, dilciler tarafından yapılırlar. Her dilde olduğu gibi bazı atasözleri zamanla unutulmakta, izlerine an-cak tarihî metinlerde rastlanmaktadır. Dilcilerin görevi, bu atasözlerini de ortaya çıkarmak ve incelemektir. Kökleri çok eski çağlara kadar giden atasözleri, Türk dilinin bugün varolan lehçelerinde canlı bir şekilde yaşamaktadır. Sözlü ve yazılı dil içerisinde geniş bir kullanım alanına sahip atasözleri, aynı zamanda bu geniş Türk coğrafyasında birbirine olan benzerlikleri ile de ilgi çekici bir dil malzemesi olarak karşımıza çıkar. Bu çalışma, Asya’nın geniş bozkırlarından Avrupa içlerine kadar yayılan Türk dilinin bir kolunun, Kırım Tatarcası’nın atasözlerini ele almaktadır. Tarihin çok eski zamanlarından itibaren Hunlar, Bulgarlar, Avarlar ve Peçenekler, Kırım çevresinde etkili olmuşlar; Alanlar, Grekler ve Slâvlar da Kırım coğrafyasında izler bırakmışlardır. Bir geçiş noktasında yer alan Kırım, birçok dilin ve kültürün yaşadığı ülke hâline gelmiştir. Bütün bu çeşitliliğe rağmen Türk dili ve kültürü, Kırım’da yüzyıllar boyunca ayakta kalmayı başarmıştır.
Yorum Yapılmamış